Sheffield Wednesday'in stadının "Lepping Lane" tribünü çoktan dolmuştu. Fakat maçtan önce bilet bulma ümidiyle stada akın eden Liverpool taraftarları dışarda kalmıştı. Çok sayıda taraftarın dışarıda kalması sebebiyle emniyet güçleri, bu taraftarları içeri almaya karar verdi. Turnikesi "olmayan" girişlerden..
Lepping Lane tribününde olanlardan ise kimsenin haberi yoktu. Taraftarların içeriye girmesiyle birlikte, içeride adım atacak yer kalmamış, tam bir can pazarı olmuştu. Tribünde alabileceğinden çok fazla insan vardı, polisler ise hiç bir şey yapmıyordu. İnsanlar kendilerini kurtarmak için tellere tırmanıyor, kaçacak yer arıyor, buldukları deliklerden sahaya girmeye çalışıyordu. Bazı taraftarların sahaya girmesiyle birlikte hakem durumu fark etti ve maçı durdurdu, görevliler yardıma koştu fakat artık çok geçti.. Çoktan her yer nefes alamayan, hayatını kaybetmiş, kolları kopmuş insanlarla dolmuştu..
O gün tam 96 kişi futbol maçı izlemeye gidip evine dönemedi. Hayatını kaybedenler arasında Steven Gerrard'ın 10 yaşındaki kuzeni de vardı. Fakat asıl felaket, daha sonra oluyordu. The Sun gazetesinin "The Truth" manşetiyle.
Gazete, olaydaki tüm suçun Liverpool taraftarlarında olduğunu söylüyordu. Çoğu grubun maça sarhoş girdiğini, olaylar çıkardığını, taraftarların hayatını kaybedenlerin cüzdanlarını çaldığı yazılıyordu..
Bu olay, büyük tepki aldı. Hayatını kaybedenlerin yakınları çılgına döndü. Gazete editörü, Liverpool efsanesi Kenny Dalglish'i aradı "Ne yapacağım?" diye.
Dalglish'in cevabı ders niteliğindeydi.
O koca manşeti hatırlıyorsun değil mi? Hani "hakikat" yazan. Tüm yapmanız gereken aynı boyuttu ve "yalan söyledik" yazılı bir manşet atmak.Editör bunu yapamayacağını söylüyordu. Liverpool taraftarları olayın peşini hiç bir zaman bırakmadı.
Olaydan bir ay sonra, futbol dünyasında "Taylor Raporu" olarak bilinen savcının raporuyla birlikte, tel örgüler kaldırılıyor ve tribünlere oturma grupları konuyordu.
2012 yılında, iddianamenin sonuna gelindi ve karar açıklandı. Olay, polislerin hatasıyla başlayıp, ihmaliyle büyümüştü. Staddaki güvenlik önemleri çok yetersizdi. Sarhoş çeteler yoktu. Cüzdan çalma hikayesi de yoktu, hepsi sadece yardım etmeye çalışıyordu. Başbakan David Cameron, mecliste tüm Liverpool camiası ve acılı ailelerden özür diledi.
The Sun gazetesi, 23 yıl sonra ilk gün atması gereken manşeti atıyordu.
"Justice for the 96!" ibaresi uzun yıllar İngiltere'de bir sürü takım tarafından pankartlara yazılıp maçlarda açılmıştı. Sadece İngiltere değil, İtalya, Almanya ve başka ülkelerde de taraftarlar bu pankartı açtılar. Bir tribün faciasında asıl suçluları, Demir Leydi Margaret Thatcher başta olmak üzere örtbas edenler, sonunda mağlubiyete uğradı. Liverpool kazandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder